Not 1: Bu iki yerde dudakların toplanma ölçüsü bir nohut girecek kadardır.
Not 2: Harfler yukarı çekilirken ( ما، لا gibi) ağız bir parmak girecek kadar açılır.
Ra harfi üstün veya ötüre olursa kalın, esire olursa ince okunur.
Ra harfi sakin öncesi harf-i lin olursa ince okunur (خَيْر ،سَيْر) gibi.
Ra harfi sakin sonrası istigla harflerinden ( خُصَّ ضَغْطٍ قِظْ ) biri olsa kalın okunur ( خَيْر ، سَيْر ) gibi.
Ra harfi sakin öncesinin kesresi arız olursa kalın okunur ( اِرْجِعِي ، لِمَنِ ارْتَضٰي ) gibi.
Iklabda tenvin ve nun-u sakin mim'e dönüşür.
Nûn-u sakin ile vav ve ya'nın idgam-ı mealgunne olması için başka başka kelimelerde bulunmaları gerekir. Aynı kelimede vaki olursa izhar olur (دُنْيَا) gibi.
Idgamlarda daima sakin olan birinci harf ikinci harfe idgam edilir.
Idgam-ı Mütecaniseyn ve Idgam-ı Mütegaribeynde birinci harf kalın olursa idgam-ı nakıs olur. لَئِنْ بَسَطْتَ gibi. Burada ط harfinin itbak sıfatı muhafaza edilir. Birinci harf ince olursa tam idgam olur مَا عَبَدْ تُمْ gibi.
Idgam-ı mütegaribeynde ل، ر harflerinde idgam olması için ل harfinin önce gelmesi gerekir. بَلْ رَفَعَهُ اللهْ gibi. ر harfi önce gelirse idgam olmaz.
Idgam-ı mütegaribeynde اَلَمْ نَخْلُقْكُمْ de idgam-ı nakıs evla idgam-ı tam caizdir.
Sektede bir elif miktarı tutulur.
Sekte vasıl halinde yapılır, vakıf halinde yapılmaz.
Kur'an okurken yapılan hatalar.
Lahn-ı Celi - Büyük Hata
Lahn-ı Hafi - Küçük Hata
Vakıf ve vasıl bir arada olmaz.
Ya vakıf yapılır, nefes alınır.
Ya da vasıl yapılır, son harf harekeli okunur.
Kur-an'ı Kerim okunurken tutulacak yerler
Idgam-ı Mealgunne
Idgam-ı Misleyn Mealgunne
Idgam-ı Şemsiyye Mealgunne
İhfa
İklab
Sekte
Bütün bunlarda
Tahkikde 1.5
Tedvirde 1
Hadirde 0.5 elif tutulur.
Idgam-ı mealgunnede م ile ن da tam idgam ى ile و da nakıs idgam yapılır.
TERTÎL, bir şeyi güzel, düzgün ve tertip ile kusursuz bir şekilde açık açık, hakkını vererek açıklamaktır. Aralarında çok değil, biraz açıklık bulunmakla beraber gayet güzel bir düzgünlükte görülen ön dişlere derler. Sözü de öyle tane tane, yavaş yavaş, ara vererek ve güzel sıralama ve ifadeyle söylemeye de "tertîl-i kelâm" derler. Kur'ân'ın tertili de böyle her harfinin, edasının, tertibinin, mânâsının hakkını doyura doyura vererek okunmasıdır. Burada emrinden sonra mastarıyla vurgu yapılması da bu tertîlin en güzel şekilde olmasının arandığını gösterir. Bir söz aslında ne kadar güzel olursa olsun gereği gibi güzel okunmayınca güzelliği kalmaz. Güzel okumasını bilmeyenler güzel sözleri berbat ederler. Sözün tertîl ile güzel söylenmesi ve okunması ise sade ses güzelliği ile gelişi güzel eze büze şarkı gibi okumak, saz teli gibi sade ses üzerinde yürümek kabilinden bir musıkî işi değildir. Kelimelerin dizilişinin mânâ ile uyum sağlaması ve dilin fesahat ve belağatı hakkıyla gözetilerek ruhî ve manevî bir uygunlukla, yerine göre şiddetli, yerine göre yumuşak, yerine göre uzun, yerine göre kısa okuma, yerine göre ğunne, yerine göre izhar, yerine göre ihfa, yerine göre iklâb, yerine göre vasıl, yerine göre sekit veya vakıf; kısacası bütün maksat, mânâyı duymak ve mümkün olduğu kadar duyurmak olmak üzere tecvid ile okuma işidir. Bunun için Kur'ân okurken tertîl ve tecvid gerekir.Tecvid de, kaf çatlatmak derdiyle, çatlatmaktaki mânâyı kaybetmek değildir.